Kıbrıscık

Kıbrıscık İlçesi'nin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Yapılan inceleme ve araştırmalardan Bolu İli ve Anadolu tarihi ile eşdeğer olduğu anlaşılmaktadır. Galatlar Delphi zaferinden sonra Tektosagi, Tolistobogii ve Trogmi adlı üç boy şeklinde örgütlendiler. Orta Anadolu'da Sivrihisar (Pessinus), Ankara (Ankyra) ve Yozgat Büyüknefes (Tavium) bu üç boyun merkezi oldu. Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında Polatlı'da Basrikale ve Hisarlıka- ya, Sakarya Irmağı'na hakim Çanakçı ve Çağlayık, Beypazarı'nda Tabanoğlu ve Dikmenkale, Ayaş'ta Canıllı, Keçiören'in Bağlum köyünde Hisartepe ve daha başka kale kalıntıları belirlendi. Kalelerin bazıları çevredeki kaya kitlelerine bağlanarak yapılmıştı. Kıbrıscık İlçesinin güney kesimlerinde Galatların izlerine rastlanmaktadır. Beypazarı sınırında yer alan Tınaztepe'ninde 1998 yılında Galat mezarı olduğu anlaşılmıştır. Galatların Kıbrıscık'ta nereye kadar uzandığı kesinlik kazanmamıştır. Bi- tinya Galat sınırının bu bölgeden geçtiği böylece kesinlik kazanmaktadır. A- OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ ÖNCESİ KIBRISCIK Kıbrıscık İlçesi'ne ait ilk bulgular M.S. 100. yıla kadar uzanmaktadır. W.M. Ramsey'e ve tarihçi Plinius'un yol haritasına göre, ilçe ilkçağda Siberis denen ırmağı (şimdiki adı Aladağ Çayı) oluşturan kollardan Uludere'nin ke-narında yer almaktadır. Si- beris adının bir diğer söyleniş biçimi Kyberis’tir. Kuwa yada Suwa on takısı (Hitit) dilinde “İyi, güzel, kutlu, kutsal” anlamına gelir. Sibe- ris (Kyberis) kelime olarak,“Kutsal gürsu” demektir. Buradan yola çıkarak Kıbrısçık adının da Kyberis’den geldiğini söylemek mümkündür.

Alıcının Kaya Barınakları

İlçede bulunan para Sikkelerinden Örnek
İlçedeki eski yerleşim yerlerinde yapılan incelemelerde, Belen'de Roma imparatorlarından Maximianus (İstanbul) (286-305) dönemine ait ve Samra denilen bölgede , Roma dönemi İmparator Büyük Konstantin'e (M.S. 307-337) ait olduğu belirlenen para sikkeleri bulunmuştur . İlçe çevresinde pek çok Roma dönemi yerleşim yerlerinin de olduğu tespit edilmiştir. Kaleönü (Elliönü) Mağraları Uludere'nin Belen Köyü mevkiindeki dik yamaçta bulunan Kaleönü (Elliönü) mağaralarında kayaya oyulmuş üç nefli sıvalı, mezar bölmesi ihtiva eden küçük bir kaya şapeli. ayrıca kayaya oyulmak suretiyle yapılmış birinden diğerine geçilebilen 3-4 hücreden oluşan muhtemelen keşiş odaları ve yine kayaya oyulmak suretiyle yapılmış mezar odası yer almaktadır. Bu mağaralarla ilgili bu bulgular Roma dönemine ait bir kaya manastırı olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Belen Köyü Çukur Mahallesi'nde birisi sarnıçlı olmak üzere iki adet su havuzlu (yalaklı) çeşme yer al-maktadır. Duvarları gayrı muntazam kesme taşlardan yapılmış olan çeşmelerde kullanılan kireç harcı ve çevredeki mezarların yapıları buranın Roma devrine ait olduğunu belgelemektedir. Yine Uludere'ye bakan dik yamaçta bulunan Alcının Kayası denilen mevkiide ise, kayaya oyulmuş kaya sığınakları bulunmaktadır. Bu sığınakların Seben İlçesi Muslar Mahallesi, Alpagut Köyü, Çeltikderesi kaya sığınaklarıyla büyük benzerlikgösterdiği anlaşılmıştır. Dik yamaçlara yapılmış olan bu sığnakların M.S. 7. ve 9. yüzyıllar arası Orta ve Kuzey Anadolu'daki Arap-Bizans müca-deleleri sırasında bu bölgede yerleşik Bizans halkı tarafından korunma amaçlı kullanılmış olması muhtemeldir.

BELEN KÖYÜ TARİHİ ÇEŞME

ALEMDAR KÖYÜ TARİHİ ÇEŞME

Bütün bu bilgiler ışığında, Kıbrıscık yöresinde Roma ve Bizans dönemlerinde çeşitli yerleşim bölgeleri olduğu kesinlik kazanmaktadır.

OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE KIBRISCIK

Anadolu Selçuklu Sultanlığı sırasında doğudan göç edip gelen Oğuz boylarının Bizans sınırına yerleştirilmeleriyle bu bölge Türklerin yeni yurtları olmuştur. Yuva, Yağma, Dodurga, Kızık gibi Oğuz boylarının isimlerini taşıyan köylerin olması buranın Oğuzlarla Türkleştiğini göstermektedir. Bolu'nun alınması ile (1324) yörenin Osmanlı yönetimine geçtiği sanılıyor. Bu dönemde ilçeye yoğun bir Türkmen yerleşiminin olduğu da bir gerçektir. İlçe, 14. yüzyılın başlarında Bolu'nun Osmanlı Devleti'ne katılmasından sonra yönetimde geçirdiği evrelerin aynısını geçirmiştir. 937-1530 Muhasebe kayıtlarından Bolu Livasının 15 kazasından (Çağa, Gerede, Taraklı-Borlu, Viran-Şehir, Yenice, Ulus, Oniki-Divan, Yedi- Divan, Hızır-Bey- İli, Ereglü, Konrapa, Mudurnu, KIBRUS, Mengen) birisi olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu kayıtlardan anlaşılacağı üzere (Kıbrus kz, Bey Arslan, Bey, Budak, Çivril, Çivril Divanı, Çeltükderesi, Deveci, Elvan Çf. Mandır, Günay, Hamam, Ilı-su Divanı, İneşır, Kayı, Kara-bürçek, Karneyn, Kızık Divanı, Kızık, Kızılcaören, Kili- selü, Kiriş, Kökez, Kuz-gölcük, Mandır, Mehmet Fakıh Çf, Kızık Divanı Nazır Çiftliği, Nebi-Şeyh mz, Pavli, Saru-Kaya, Saru-Alan, Sürna, Şah-Kulu Çf. Taç, Tokar, Yuva) 3 Divan 24 Köy ve 8 çiftlik olmak üzere 35 yerleşim birimi vardır, Seben Pavli Köyü adıyla Kıbrus'a bağlıdır. Bu yıllara ait haritalarda kaza merkezi Nadas olarak görülmekte ilçe merkezi Karadoğan'ın 4 çiftlikten oluştuğu sanılmaktadır. Aladağ Bölgesinde Saru-alan yaylaları Kıbrus'un Saru-alan köyüne aittir. M. Zekai Konrapa'nın Bolu Tarihi adlı eserinde ise “Şehzade Mehmet Çelebi, Ankara Savaşı'ndan sonra kendisine en emin yer olarak Bolu'yu seçer. Osmanlı Devleti'ni ikinci defa kurmayı başaran Mehmet Çelebi'yi de bağrına basarak barındıran Bolu oldu. Anadolu'da Timur felaketine uğramamış, Moğol istilası görmemiş bir bölge idi. Bolu ahalisi de Osmanlılar tarafindan Bolu'nun fethi sırasında buraya yerleşen Osmanlı Türklerinin torunlarındandı. Kültür araştırmaları sırasında Deveören, Karacaören'de yaşlılarla yapılan görüşmelerde köyde bazı ailelerin atalarının Kırımdan geldiğini belirtmişlerdir. Yapılan kültür araştırmalarında bu yörede kavalla çalınan Sivastapol parçası, Karadeniz Türkküsü ve Karadeniz oyunu vb. bu ihtimalide kuvvetlendirmektedir. 16. yüzyıl ve sonrasındaki Osmanlı salname ve kayıtlarına göre ise, Bolu Sancağı'na bağlı bir kaza olarak yer alan ve adı da “Kıbrus" olarak geçen bu ilçe, eski bir yerleşim yeri olup, iki köy Kızık adıyla bir köy de Yuva (Yıva) adıyla, vergi nüfusları ise Kızık (74), Kızık (11), Yuva (18) vergi nüfusuna sahiptir. Bu bilgiler Kıbrıscık'ta Oğuz Türklerinin (Türkmenlerin) varlığının çok eskilere uzandığını göstermektedir. Bu gün bu Oğuz Boyları isimleri, coğrafi yer adları ve gelenekleri ile ilçe ve köylerinde yaşamaktadır. Uzun yıllar İç Anadolu ile Köroğlu Yaylaları arasında küçükbaş hayvancılığın yoğunluğu nedeni ile göçer hareketliliği Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar devam ettirilmiştir. Üçüncü Sultan Selim devrinin ortalarına doğru Kıbrıscık Bolu'ya bağlı bir nahiye durumundadır. Bu dönemde Bolu mütesellimi olan “Seyfoğlu" nun zulmü ve baskısı yüzünden Bolu'da ayaklanma çıkmış, bu zulme ve haksızlıklara tahammül edemeyen Kıbrıscık halkı “Sayara sayara" sesleriyle Bolu sokaklarını çınlatmışlar ve bunun sonucunda mütesellim Osmanlı yönetimince görevden alınarak yerine Hüsrev Paşa atanmıştır. (Zekai Konura- pa, Bolu Tarihi, sayfa 364) 1811'de Osmanlı Devlet yönetimi iyice bozulmuştur. Halk yöneticilerden memnun değildir. Bu nedenle yeniden teşkilatlanma ön görülür. Bolu Has Voyvadalığı kaldırılıp, yerine daha geçerli ve disiplinli bir yönetim olan mutasarrıflık kurulur. Kıbrıscık'da bu dönemde Bolu'ya bağlanan 19 voyvadalık'dan biri idi. Yönetim halk tarafindan seçilen ayanlarca yapılırdı. Ayanların yetkisi çok genişti. Bu yönetime göre 30-40 köy bir ayanlık olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde Bolu Mutasarrıflığı'na bağlı diğer voyvadaların halka karşı tutumları çok sert olmasına rağmen değişik kaynaklardan bu konuda Kıbrıscık'la ilgili bir kayda rastlanmıyor. Bu dönem içinde Kıbrıscık ayanlarının iyi yönetim gösterdiği anlaşılıyor. 1869 yılına kadar Bolu Sancağı'na bağlı bir nahiye durumunda olan Kıbrıscık, 1285 (1869) Bolu Salnamesinde belirtilen 31 kazadan birisidir. 1908 İkinci Meşrutiyetten sonra Bolu müstakil bir Mutasarrıflık haline geldi. İlk kez 1908'de Bolu'nun mutasarrıflık olması ile birlikte bucak teşkilatı kuruldu. 1334 (1918) Bolu Salnamesi'ne göre Kıbrıscık Bolu'ya bağlı bir bucak durumundadır. İlk Bucak Müdürü de Faik Sahap Bey'dir. 1921-1925 Salnamesinde Bolu Livasının Bir nahiyesi olarak görülen Kıbrıscık için Merkez Karadoğan Karyesi olup müdürüyetine 30 karye merbuttur denilmektedir. Nahiye Müdürü Raşid Şeddi Efendi, Mekteb-i Ibtidai Baş Muallimi Mustafa Sıdkı Efendi olarak görülmektedir. 1312 hanede 7137 nüfusa sahiptir. 1914 Birinci Dünya Savaşı'da Doğu cephesine ,Yemen , Çanakkale'e cephelerine sevklerin olduğu bilinmektedir. Bu sevklerin Bolu'dan olduğu kadar İç Anadolu'da bazı sevk merkezlerinden de yapıldığı bilgileri verilmektedir. Kıbrıscık Birinci Dünya Savaşında doğu,güney ve Çanakkale cephelerinde pek çok şehit bırakmıştır. C- KURTULUŞ SAVAŞINDA KIBRISCIK Milli Mücadele yıllarında T.B.M.M. Hükümetine karşı 13 Nisan - 31 Mayıs 1920 tarihleri arasında gerçekleşen Düzce ve Bolu ayaklanmalarında, isyanları bastırmak için görevlendirilen Arif Bey kumandasındaki Kuvay-i Milliye birlikleri, Beypazarı çevresinde, güneybatıdan gelen isyancıları yenilgiye uğratmıştır. Kıbrıscık çevresine gelen Arif Bey komutasındaki birlikler buradan güç alarak kuzeye doğru yürümüş ve buralarda bulunan is-yancıları temizleyerek Ilıca (Karacasu) tarafindan Bolu'ya girmişlerdir. İsyancılar Bolu'da tutuklanarak Hiyanet-i Vataniye Kanunu uygulanmıştır. (M. Zekai Konrapa Bolu Tarihi) Yine arşivlerden edindiğimiz bilgiler ışığında, daha sonra Düzce'den yetişen İstanbul Hükümeti kuvvetleri ile Kuvay-i Milliye kuvvetleri arasında sabahtan akşama kadar devam eden kanlı savaşlar sonucu Mutasarrıf Vekili İhsan Bey ve 13 arkadaşının öldürüldüğünü, Bolu evlerinin yağmalandığını ve Arif Bey'in yanında kalan birliklerle Bolu yöresinde en güvenli yer olan Kıbrıscık istikametinde geriye çekilmek zorunda kaldığını görmek- teyiz.Kıbrıscık halkı Arif Bey ve birliklerine sahip çıkar. Boludan çıkan askeri mühimmatı taşıyan birlik Seben dağlarında çetelerin baskınına uğrar. Askeri mühimmat kaybedilir. Birliğin başında bulunan çavuş ise Kıbrıscık'ta Arif Bey tarafından cezalandırılır. Karadoğan'dan Mehmet Ali Efendi, Bölücekkayadan İsmail Efendi, Karacaörenden İbrahim Efendi Deveören Köyünden Kadı Efendi Kıbrıscık'ta birliklerin ağırlanması ve mühimmatının sağlanmasında aktif rol alırlar. Arif Bey tarafından kendilerine birer belge verilir. Kuruluş yıllarında Bolu ve çevresinde vatana ihanetten yargılanacak kişiler arasında hata ile bu kişilerin adı da geçer. İlde yargılama heyetine Arif Bey'in verdiği belgeleri veren bu kişiler beraat ederler. Kuvay-i Milliye Kumandanı Arif Bey 24 Mayıs 1920 tarihinde Kıbrıscık ve çevresinden topladığı birliklerle tekrar Bolu üzerine yürümüştür. Mudurnu üzerinden hareket eden Rafet ve Nazım Bey kumandasındaki güçlere yardım ederek Bolu'da isyanın bastırılmasını sağlamıştır. Çağa ve Gerede civarındaki isyancıları saf dışı bırakan Arif Bey'in Kızılcahamam civarında Kıbrıscık'ta cezalandırdığı çavuşun bir yakını tarafından öldürülmesi Mustafa Kemal Paşa'yı çok üzmüş ve bu üzüntüsünü Meclis kürsüsünden dile getirmiştir. İlçede yaşlılardan alınan bilgilerden, Kurtuluş Savaşı yıllarında toplanan cephane ve erzak Kıbrıscık'lı kadınlar tarafindan Eskişehir'e ve oradan da Kütahya'ya taşınmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında isyancılardan kaçabilenler ve çeşitli yörelerden gelen asker kaçaklarının oluşturduğu çeteler, Köroğlu dağlarında T.B.M.M. hükümeti için tehlike arzetmişlerdir. 25 Temmuz 1921 yılında Bolu maarif müdürü Sivaslı Zülküf Bey'in Bolu'dan ayrılarak Kıbrıscık üzerinden Ankara'ya giderken, Kıbrıscık yaylalarında çeteler tarafindan feci şekilde öldürüldüğü bilinmektedir. Yöredeki tehlikeyi gören Mustafa Kemal Paşa, bu bölgeyi iyi tanıyan Kıbrıscık'lı Teğmen Ali Rıza Bey'i (Tekemen) sukuneti sağlamakla görevlendirmiştir. Ali Rıza Bey ,Kıbrıscık ve Seben çevresindeki başta Hakkı Çavuş çetesi olmak üzere bir çok çeteyi yok etmiştir. Seben'de görev yaptığı dönemde toplanan cephane ve erzak Kıbrıscık'lı kadınlar tarafindan Eskişehir'e ve oradan da Kütahya'ya taşınmıştır. Bu çetelerin bölgeden temizlenmesinde adı geçen Ali Rıza TEKEMEN, Kıbrıscık Bölücekkaya Köyü doğumlu olup, ilçenin yetiştirdiği ender şahsiyetlerden birisidir. Bu gün Bolu'nun Hükümet Konağı ve Askerlik Şubesi arasındaki caddeye ismi verilmiş bulunmaktadır. Bu bilgiler ışığında Kıbrıscık halkının milli mücadeleye verdiği destekle Cumhuriyete bağlılığının 1920'li yıllara kadar uzandığı görülmektedir. Kıbrıscık, bunların dışında Kurtuluş Savaşı'na da aktif destek vermiştir. Bolu, Beypazarı ve Ankara'dan yapılan sevklerle doğu cephesine olduğu kadar batı cephesine de pek çok asker göndermiştir. Ç- CUMHURİYET DÖNEMİNDE KIBRISCIK Kıbrıscık 1923'de Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Bolu'ya bağlı bir bucak durumundadır. Bu yıllarda ki nüfusunun 1312 hanede, 3716'si kadın, 3421'i erkek olmak üzere top-lam 7137 olduğu bilinmektedir. Halk geçimini Cumhuriyetten önce olduğu gibi hayvancılıkla sağlamaya devam etmiştir.1921-1925 Salnamesinde Bolu Merkez Kazasının Kıbrıscık Nahiyesi olarak bilinmekte ve nahiye merkezi Karadoğan olarak kayıtlara rastlanmaktadır. 1930 yılına kadar ulaşım hayvanlarla patika yollardan sağlanmıştır. Bu tarihten sonra yol yapım çalışmalarına başlanmıştır. İlçe 1946 yılına kadar Bolu'ya bağlı bir bucak durumunda iken, Seben'in ilçe olması ile buraya bağlanmıştır. 1 Nisan 1958’de, 733 Sayılı Yasayla Bolu’ya bağlı bir ilçe olmuştur. Cumhuriyetten günümüze, ilçe yapısında pek çok değişiklikler görülmektedir.